Boşanma Davasında Tanıklık

Tanık Nedir?



Yargılamalar tarafların iddiaları ve bu iddialarını kanıtlayacak delillerin toplanarak mahkeme hakimi tarafından değerlendirilmesi ile sonuçlanan süreçlerdir. Bu kapsamda bir kişinin bir olayın varlığını iddia etmesi, hakimin karar vermesi için yeterli değildir. Zira hakim tarafların beyanları ile bağlı olmakla birlikte bu beyanların çatışması durumunda bağımsız şekilde inceleyip değerlendirebileceği delillere göre karar verecektir.

Yargılama içinde iddia veya savunmanın beyanlarını destekleyecek delillerden biri de hiç şüphesiz tanık delilidir. Zira iddia olunan ya da savunulan vakıayı kanıtlamaya en elverişli delil, üçüncü kişi gözünden iddianın tekrar edilmesidir. Boşanma davalarında da vakıaların genellikle sözlü olması neticesinde tanık delili önem kazanmaktadır. Dolayısıyla tanıklığın, yargılamanın genel işleyişi içerisinde tarafların savundukları veya iddia ettikleri olgulardan bağımsız olarak hakim tarafından dinlenen üçüncü şahıslar olarak adlandırılması daha doğru bir tabir olacaktır.
 

Tanıklar Mutlaka Mahkeme Önünde Sözlü Beyan Vermek Zorunda Mıdır?



Müvekkillerimizden ya da müvekkil adaylarımızdan gelen soruların başında mahkemeye gitmeden yazılı beyan vererek tanıklık görevini ifa etmektir. Türk Hukuk Sistemi bu tip bir tanıklık anlayışını kabul etmemektedir. Ceza Hukukunda sınırlı şekilde uygulaması olan “Gizli Tanıklık” makamından farklı olarak Özel Hukuk Yargılamalarında ve Boşanma Davalarında tanıklar, mahkeme hakiminin önüne giderek duruşmada beyanda bulunmak zorundadır. Zira tarafların da tanığa soracağı soruların olabilme ihtimaline binaen bu hususların duruşma zaptına nizami olarak geçirilmesi herkes için olumlu sonuç doğuracaktır. O yüzden tanığın bizzat duruşmaya giderek ifade vermesinin zorunlu olduğunu söyleyebiliriz. Sınırlı hallerde tanığın dinlenememesi söz konusu olabilir. Örneğin tanığın yürüme zorluğu çekmesi gibi durumlarda mahkemeler çok çok istisnai olarak tüm taraflar ile birlikte tanığın bulunduğu yerde dinlenmesine karar verebilir.
 

Boşanma Davasında Kim Tanık Olabilir?



Türk Hukuk yargılamasında kural olarak herkes tanıklık yapabilir. Bu sınıflandırma içinde kişinin eşi, dostu, akrabası gibi çok geniş bir yelpaze içinde iddia ve savunma konusu olan olay örgüsüne ilişkin bilgisi ve görgüsü olan herkes tanık olarak dinlenebilir. Fakat bazı durumlarda bazı kişilerin “Tanıklıktan Çekinme Hakları” söz konusu olabilir.

HMK mad. 247’ye göre: “Kanunda açıkça belirtilmiş olan hâllerde, tanık olarak çağrılmış bulunan kimse, tanıklık yapmaktan çekinebilir.” denilmektedir. Buna göre kanunda belirtilen hallerde hakim önce kişiye tanıklık çekinme hakkı olduğunu hatırlatacak; kişi istemezse tanıklık yapmayabilecektir. Fakat bu kesin bir kural değildir. Yani kişinin çekinme hakkı olmasına rağmen yine tanıklık yapmayı istemesi halinde mahkeme hakimi kişiyi tanık olarak dinlemek zorundadır.

Kan ve kayın hısımlığı açısından aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilirler:

a) İki taraftan birinin nişanlısı.

b) Evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi iki taraftan birinin eşi.

c) Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyu.

ç) Taraflardan biri ile arasında evlatlık bağı bulunanlar.

d) Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi kayın hısımları.

e) Koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuk
 

Tanıklık Yapmama Hakkı Var Mıdır?



Yukarıda kişisel nedenlerden dolayı tanıklıktan çekinme hakkı olan kişileri saydık. Fakat HMK mad. 249-250. maddeleri uyarınca kişilerin kişisel olmayan nedenlerle tanıklıktan çekinme hakları vardır.

Buna göre kanunun 249. maddesine göre kanun gereği sır olarak korunması gereken bilgiler hakkında tanıklığına başvurulacak kimseler, bu hususlar hakkında tanıklıktan çekinebilirler. Ancak, 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu hükmü saklı kalmak üzere sır sahibi tarafından sırrın açıklanmasına izin verildiği takdirde, bu kimseler tanıklıktan çekinemezler.

Yine aynı kanunun 250. maddesinde göre aşağıda yazılı kişiler tanıklıktan çekinebilir. Bunlar:

a) Tanığın beyanı kendisine veya 248 inci maddede yazılı kimselerden (kan veya kayın hısımlarından) birine doğrudan doğruya maddi bir zarar verme durumunda,

b) Tanığın beyanı kendisinin veya 248 inci maddede yazılı kimselerden birinin şeref veya itibarını ihlal edecek ya da ceza soruşturmasına veya kovuşturmasına sebep olma durumunda ve

c) Tanığın beyanı, meslek veya sanatına ait olan sırların ortaya çıkmasına sebebiyet verme durumunda olan kişiler için söz konusudur.
 

Tanık Duruşmaya Gitmezse Ne Olur?



Tanık, kendisine usulüne uygun olarak tebligat ile çağrı kağıdı gönderilmesine rağmen duruşmaya gelmez ise bu sefer mahkeme hakimi, bir sonraki duruşmada tarafların da beyanı ve talebi ile doğru orantılı olarak tanık hakkında “İhzar Müzekkeresi” düzenlenmesine karar verebilir. Buna göre tanık, en yakın polis merkezi tarafından duruşma günü hakkında uyarılır. Bu uyarıya rağmen tanığın yine duruşmaya gelmemesi durumunda hakim tanık hakkında disiplin para cezasına hükmedebilir ve tanığın dinlenmesinden vazgeçebilir.

Yorumlar

Bir Yorum Yazın