Malpraktis davaları kelime anlamı olarak uğranılan maddi zararların tümünü kapsasa da günümüzde çoğunlukla tıbbi operasyonlar sebebiyle uğranılan zararlara karşı açılacak davaları ifade etmektedir. Bu nedenle Malpraktis Davası açmak isteyen kişilerin önce Malpraktis Davalarına ilişkin hukuki süreçleri tam tetkik etmelerinde fayda bulunmaktadır.
Malpraktis (Hekim Hatası) Dava Dilekçesi Örneği
İZMİR TÜKETİCİ MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ'NE
DAVACI : Emine ..........
VEKİLİ : Av. Berkay ŞAYİR
(Adres Antettedir)
DAVALI : 1-) ................ ANONİM ŞİRKETİ
2-) Ahmet ............
KONU : Özensizlik , meslek kurallarına aykırılık, kasti zarar ile müvekkilde yaratılan elem ve maddi kaybın tanzimi için Şimdilik 10.000,00-TL maddi , 300.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 310.000,00-TL’nin davalılardan alınması hak.
ARABULUCULUK
BAŞVURU NO : 2020/00 - 2020/0000
AÇIKLAMALAR :
Müvekkil Emine ............ , Özel ........ Hastanesi'nde 25.09.2019 tarihinde Op. Dr. Ahmet ...... tarafından ameliyata alınmış, saat 14.30 sıralarında ise ameliyat sona ermiştir. Müvekkilin ameliyatına sebep rahatsızlığı kalça kırığı ve uygulanan tedavi ise kalça protezi takılmasıdır.
Müvekkil 5 gün süreyle hastanede kaldıktan sonra taburcu edilmiş ve eve gönderilmiştir. Yaklaşık 2 gün sonra dikiş yerleri patlayarak kanama başlamış ve müvekkilin ameliyatını gerçekleştiren Ahmet ............ 'nun asistanı Kaan isimli asistan çağrılarak müdahale etmesi istenmiştir. İlgili kişi dikişli bölgeyi sıkarak içindeki kanı boşaltmış ve gerekli müdahaleyi gerçekleştirmiştir.
Aralık/2019 ayında tekrar muayene olmak için Özel ......... Hastanesi'nde Ahmet ........... 'nun yanına giden müvekkil "Bacağında kısalma olduğunu, acılarının dinmediğini" belirttiğinde şüpheli, müvekkile yönelik "Sen neyin kafasını yaşıyorsun? Daha sana ne operasyonu yapıldığından haberin yok." demiş; müvekkil dayanılmaz kasık ağrısı ve kasıkla beraber kalçaya doğru yayılan ağrısı olduğunu belirttiğinde ise Ahmet .......... : "Bunlar ameliyat sonrası olacak normal ağrılar, sonra geçecek" demiştir. Daha sonra müvekkilin kalça bölgesinin filmini çekmiş ve "Gayet güzel" yorumu yaparak herhangi bir ilaç dahi vermeden müvekkili evine göndermiştir.
Ertesi akşam ağrıları artan müvekkil çocukları tarafından ......... Devlet Hastanesi'ne götürülmüş; burada kan tahlili, MR ve tomografi çekilmiştir. Muayeneyi yapan doktor: "Bu kadının protezi normal değil. Burada da ameliyatı yapılamaz. Siz annenizi başka hastaneye götürün" demiştir. Bundan sonra müvekkil ve çocukları yapılan ameliyatla ilgili olarak farklı doktorlara raporlarını göstermişler ve müvekkilin tedavisi için arayışa girmişlerdir. Müvekkilin muayene olduğu doktorlarının tümünün hemfikir olduğu konu "Müvekkilin ameliyatının düzgün yapılmadığı, protezin gevşek takıldığı, proteze takılan vidanın kasıktaki riskli bir damara yakın olduğu, acilen revüzyon yapılıp protezin oradan çıkarılması gerektiği, fakat vidanın riskli damara yakın olmasından dolayı ameliyatın riskli olduğudur.
Bunun üzerine müvekkil Özel .......... Hastanesi'ni arayarak bunları bildirmiş ve ameliyatı gerçekleştiren doktor ile görüşmek istediğini bildirmiştir. Ahmet ........... ise "Öyle saçmalık olmaz. Sen yarın gel MR'larını da getir" diyerek müvekkili yanına çağırmıştır. Ertesi gün müvekkilin kızı .............. , şüphelinin yanına giderek tüm evraklarını iletmiş; Ahmet ............ ise "Emine hanım düşmüş ya da protezi zorlamış" diyerek yanıt vermiştir. Müvekkilin kızının "Protezden ziyade protezin yerine takıldığı bölgede kemik kırıkları var. Görüştüğümüz bütün doktorlar aynı şeyi söylüyorlar. Kemik kırıkları temizlenmeden protez takıldığı için annem bu hale geldi" şeklindeki beyanı sonrası Ahmet ........... "Emine hanımı al ......... Üniversitesi ya da ........... Üniversitesi'ne götür. Oraya kemik tarzı birşey takılması gerek. O da bizde yok" beyanında bulunmuştur.
Hukuka uygun tıbbi müdahalenin varlığı için gerekli olan 4 madde bulunmaktadır.
Bir müdahale, el atma fiili bulunmalı,
Bu fiilli kanunen yetkili ve ehliyetli kişiler icra etmeli
Meşru amaçla gerçekleştirilen müdahalede, hastanın hukuka uygun rızası alınmış olmalı,
Müdahale, mevcut tıp bilim ve tekniği ile ilgili güncel literatüre uygun olmalı, dikkatli ve özenli olarak gerçekleştirilmelidir.
Tıbbi müdahale hatasının oluşabilmesi için, müdahaleyi gerçekleştirecek kişinin normal şartlarda sahip olması gereken bilgi ve yeteneğe sahip olmaması veya bilgili, yetenekli olduğu halde o andaki dikkatsiz ve özensiz tavrı sonucunda müdahaleyi, yapılması gerektiği şekilde yapmaması sebep olmaktadır. Huzurdaki davada dikkatsiz ve özensiz davranışlar had safhadadır.
Dünya Tabipler Birliğinin 1992 yılındaki Tıpta Yanlış Uygulama Konulu 44. Genel Kurulu'nda yayınlandığı duyuruda TIBBİ UYGULAMA HATALARI, “HEKİMİN TEDAVİ SIRASINDA STANDART UYGULAMAYI YAPMAMASI, BECERİ EKSİKLİĞİ VEYA HASTAYA TEDAVİ VERMEMESİ İLE OLUŞAN ZARAR” olarak tanımlanmıştır.
Tıbbi standart, hekimin tedavi amacına ulaşması için gerekli olan ve denenerek ispatlanmış bulunan hekim tecrübesi ve doğa bilimlerinin o anki ulaştığı düzeyi ifade etmektedir. Ve bunlar tıp biliminin genel olarak tanınıp bilinmiş kurallarıdır.
Hatalı tedavi ya da tıbbi ihmal şeklinde de isimlendirilen tıbbi hata, Türk Tabipler Birliği Etik İlkelerinin 13. Maddesinde “hekimliğin kötü uygulanması” olarak belirtilmiş ve “bilgisizlik, deneyimsizlik yada ilgisizlik nedeniyle hastanın zarar görmesi" olarak tanımlanmıştır. Objektif olarak belirli bir meslek kuralına aykırı hareket ettiği ispatlanan hekimin, kusurlu olduğu varsayılmaktadır. Somut olayın özelliklerine göre kendisine herhangi bir kusur isnat edilemeyeceğini iddia eden doktor, bu iddiasını ispatlamak mecburiyetindedir.
Özel .......... Hastanesi'nde doktor olarak çalışan Op. Dr. Ahmet .......... , müvekkilin muayenesini gerekli özeni göstererek yapmamış, müvekkilin kalçasında bulunan kemik kırıklarını ve müvekkilin ameliyata uygunluğunu doğru teşhis etmemiş, buna ilişkin yanlış tedavi uygulamış, üstelik revüzyon gerçekleştirmeden protez ameliyatı yaparak müvekkilin hayati tehlikeye girmesine sebep olmuş, protezin takılması sırasında yerleştirilen vidanın bulunduğu bölge itibariyle müvekkilin hayati tehlikesini artırmış ve müvekkili ameliyat tarihinden yana mağdur ederek ve gerekli özeni göstermeyerek yaralanmasına sebep olmuştur.
Davalı doktor, hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde olsa bile tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmalı, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılmalı ve en emin yol seçilmelidir. Müvekkil ( hasta ), mesleki bir iş gören doktor olan vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.
Hekimlerin meslekleri gerekleri dikkatli ve özenli davranmaları gerekmektedir. Dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı davranmaları halinde TCK’nın ilgili maddeleri uyarınca taksirle davranışlarının neticesi olarak cezai sorumluluklarına gidilmektedir. Hekimlikte taksirli suçlar “Hatalı hekimlik uygulaması” olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu hekimliğin kötü uygulanması veya yaygın deyişle MALPRAKTİS olarak nitelendirilmektedir. Daha açık bir tanımla, hekimin tanı ve tedavide standart belirlenmiş davranış biçimlerinden farklı davranması (hatalı davranış) veya görevi ihmal suçu, hastada geçici sağlık bozulmasından ölüme kadar giden değişkenlikte zarara neden olmasıdır.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 1999/004007, E. 1999/003868, K. 03.11.1999 tarihli kararında: “Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Dava, davalı doktorun vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır (BK. 386-390). Vekil, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğu ve ilişkin kurallara bağlıdır (BK. 390/2). Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur (BK. 321/2). O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan hafif dahi olsa bütün kusurları sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktorlar hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Doktor ufak bir tereddüt gösteren durumlarda bu tereddüdü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken hastanın özelliklerini göz önünde tutmalı onu gereksiz risk altına sokmamalı, en emin yolu tercih etmelidir. Gerçekte de mesleki bir iş gören ve doktor olan vekilden, ona güvenen müvekkil titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklıdır. Titiz bir özen göstermeyen vekil BK. 394/1 uyarınca vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır” ifadelerine yer verilmiştir.
YERLEŞİK YARGITAY KARARLARI VE TCK’NIN İLGİLİ MADDESİ UYARINCA; HEKİMİN STANDART BELİRLENMİŞ DAVRANIŞ BİÇİMLERİNİ EKSİK UYGULAMASI SONUCU CEZAİ SORUMLULUĞUNA GİDİLECEĞİ ORTADADIR. BELİRTMİŞ OLDUĞUMUZ ÜZERE MÜVEKKİLİMİN KALÇASI VE BACAĞINDA AĞRI, ACI VE YANLIŞ TEDAVİ İLE YARALANMASINA SEBEP OLAN, ÖZEL ............. HASTANESİ DOKTORLARININ VE BU MALEİYATIN MÜSEBBİBİ OP. DR. Ahmet ............. 'NUN CEZAİ SORUMLULUKLARININ BELİRLENMESİ GEREKMEKTEDİR. BU KAPSAMDA TARAFIMIZCA İZMİR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA ŞİKAYETTE BULUNULMUŞ OLUP İLGİLİ DOSYA NUMARASI DAHA SONRA BİLDİRİLECEKTİR.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 1997/10728 E., 1997/11390 K. Sayılı kararında: “ Cerrah hekimin hastanın yarasının derinliğini ve enfeksiyonu teşhis edemeyip tedavide de gecikmesi sonucu hastanın bacağın kesilmesi durumu oluşmuştur. Kararın ilgili kısmı şöyledir…..tedavi eden hekimin kusurlu olduğunun belirtilmesi karşısında sanığın yanlış tedaviden kaynaklanan organ kaybından sorumlu tutulamayacağı ve katılanı bıçakla vurup on beş gün iş ve güce engel olacak şekilde yaralamaktan ibaret olan eyleminin TCY’nin 456/1 maddelerine uyacağı gözetilmeden aynı yasanın 456/3, 457/1, 458. Maddeleri ile hüküm kurulması kanuna aykırıdır.” ifadelerine yer verilmiştir.
Tüm bu sebepler doğrultusunda müvekkilin ameliyat masrafları, uğradığı zararların karşılığı olarak şimdilik 10.000,00-TL maddi – 300.000,00-TL manevi tazminat talep etmektedir.
HUKUKİ DELİLLER :
1-) Özel ........ Hastanesi kayıtları (Müvekkilin 25.09.2019 tarihli ameliyatı ve daha sonraki tedavileri, röntgen , MR ve muayenelerine ilişkin tüm kayıtların celbi talep olunur.)
2-) İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı dosyası ( Dosya bilgileri daha sonra bildirilecektir)
3-) Tanık (Tanıklarımız müvekkilin ameliyat ve tedavi sürecinin tamamına ilişkin tanıklık yapacak olup isim ve adres bilgileri daha sonra bildirilecektir.
4-) Alanında uzman bilirkişi raporu
5-) Keşif ve Yemin dahil her türlü delil
SONUÇ VE İSTEM : Açıklamalar bölümünde arz ve izah olunan nedenlerle;
1-) Davamızın KABULÜNE,
2-) Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL Maddi, 300.000,00-TL Manevi tazminatın faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek müvekkile ÖDENMESİNE,
3-) Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına KARAR VERİLMESİNİ saygılarımla arz ve talep ederim. 01.10.2020
Davacı Emine ............
Vekili
EKİ: Onanmış Vekaletname Örneği
Bu makale Avukat Gizem Deren Pınar tarafından hazırlanmıştır. İçerikleri tamamen özgün olup avukat meslektaşların kullanımı için herhangi bir izin gerekmemektedir. Avukat olmayanlar tarafından kullanımı izin alınmadan mümkün değildir. Malpraktis Davası ile ilgili daha fazla bilgi için lütfen bizimle iletişime geçiniz.